Arkadaş

Demokrasiden söz edenlerin dilinde tüy bitti. Anlatılabilecek türde şeyler değillerdi hiç. Dil yordamıyla en azından. Belgeseller olsun istiyorlardı, bir nesnellik adına. Kadınla ayrıldım, beynimle sikişiyorum, aylar geçti. Bir seviş düşün, saatlerce, sıfır orgazm. Aforizma sıçıyorum. Üretilen, kayda değer en ufak bir şey yok. Senaryo hak getire. Epilepsi ilaçları mı, akraba evliliği mi sebep, bilemiyorum. Üretmek için, zorda kalmak gerektiğini biliyorum. Dopamin diyor. Tetikleyici diyorum. Nöbet karikatürize edilmiş bir tetikleyici. Anlıyorsun ya. Yalnızlığıyla var olabilen birinin edebiyata ihtiyacı yoktur diyorum. Ne yapıyorsun, ya sen n'apıyorsun? diyorum. "Vallahi bir sik yapmıyorum, geçen hafta az daha intihar ediyordum nerdeyse amına koyim." diyor. Savaştayım diyorum. Yalnızlıktan korktuğum kadar Allah'tan korkmuyorum. "Çalışkanlık" diyor. "Spesifik bir şey mi oldu?" diyorum. Bildiğin rutinler diyor. Çile kısmı aynı tadı taşıyor. Birinin sınırı dille çizili, birinin ucu bucağı yok üstelik. "BAHANE" diye bağırıyor. Gülüyoruz beraber. "Güçsüzlük" diyerek savuşturuyorum bahaneleri, en baskın bahaneyle. "Ölsünler madem" diyor; "bahane böyle bir melanetse şayet." Kendimle başa çıkmamı öğütlüyor. "Bunu yapsan yeter!" diyor. Bunun zor olduğunu fakat gerçekleştiğindeyse insanların spontane şımarmalarımla başa çıkamadıklarını belirtiyorum. Terörizmden söz ediyorum, utanarak. Sayısal zeka mesela, hatta ve hatta. Allah gelsin dövüşelim istiyorum. Alabilirse kellemi alsın. Kendini öldürecek olursan, haberim olsun, ben de kendimi öldüreyim kıskançlıktan, 3-5 dakikalık zaman aşımına uğrar en fazla. İntihar edecek kadar güçlü bir arkadaşım olamaz çünkü benim diyorum, "niye lan?" sorusuna karşılık. "İntihar bu, en büyüğü, büyüklerin." Öyle ya. Umursamazlık! diye iş olsun diye bir yanıt veriyor. Bilmiyor ki ta kendisi umursamazlık, şu güce tapanların maddesi işte tam o. "Yan odaya geçmek, önceden daha kolaydı" diyor. Gülüyoruz yeniden. Bir şeyler yaratıldığını hissederek. Coşku, hayranlık, harika bir şey. Anlatamıyor ne olduğunu. Anlatamayacağın kadar güzelse, dilden güzel demektir en basitinden. "Hani biliyorsun ya, hepimiz aslında tek parçayız, katı cisimlerin zincirlerinden kopması..." diyor. ATOMLAR MOLEKÜLLER! diyorum. "Hippiler!" deyip gülüyor. Atmosferden söz ediyor. Aramayla bulunmuyor. Turizmin fakirleşmesi. Üçüncü defa gülüyoruz. Güçlü güçlü duygular havada kalıyor fakat memnunuz."Şanslıysan şayet, kendini adayacak bir şey bulursun" diyor. "Bir kabile, bir doğa, bir park yahut."

  • Fırat Aydın

0 yorum: