Kırmızı Tuborg

Cine'ye çekeceğine hepsini sineye çekti... Eskişehir'de tekeller 1'de kapanır. Otobüs 1'de varır 2 bira içerim dedi. Otobüs 2'de vardı 1 bira içemedi.

Kendini fazla önemseyen insanlar realist filmleri sever diye düşündü. "Çünkü hayal ettikleri her şeyi yaşayabilmeyi de umarlar." Uçuşur gibiydi düşünceler; beynin kanalı çiftlenmişti. Altlı üstlü iki kanal ve boşluğa akan cümle, zaman zaman birbirine karıştı. Yekpare cümlenin başı Mahsuni'den, fazla ritmik bir türkü; ardı faturalardan, son 5 günleri kaldığını söyleyen elektrik idaresinin uyarı kağıdıydı.

Başka şeylerden konuşalım dedi. Kadın geride olmak zorundadır diye vurucu bir şeylerden söz açtı. Otoriteden, gelenekten, rastgelelik ve devletlerden konuştu. Bunların her cinsin başına bela olduğundan ama kadınlara beraberinde edilgenlik ve cinsiyet içi savaşın yükünü taşıma zorunluluğunun ağır geldiğinden.

Kimsenin pek dinlediği yoktu. Anlatıcı ve öğretici bir tavır takınmadı. Konudan konuya atlıyordu. "Meyhaneler öyle kötü değil" deyip birleşen doğamızın ani kontrol dışına çıkışlarının meyhanelere kötülük yaydığını savundu.

Saat 3 civarı, iyiden iyiye kafası karıştı. "Temel bir davranışın eksikliği yadırganır" dedi. Devamını beklediler. "Şpagat açamayan adamı kimse yadırgamaz; bu karşılıklı yardımlaşmanın gereğine kanıttır." diye örnekledi.

Gerçeğin karelere sıkıştırılamayacağından, küçük çocukların aşkı bilmediğinden, yaşlılarınsa ilgilenmediğinden; aynı şekilde küçük çocukların seksi bilmediğinden, yaşlıların da yine ilgilenmediğinden söz açtı... "Nereye varır bu cümle böyle" bakışı, dinlemeye başlayanların pişmanlığını fark ettiriyordu. Alkol etkisi kimini bir anarşist kimini çalçene yapıyordu.

Devam etti; "Aşk sperm bırakabildikçe vardır; üstüne anlatılan ne varsa, bunun dışında, teferruat, bir çeşit safsatadır."

Önceki gece 2 bira içebilse, otobüs arızalanmaktan eksik kalsa, burada olmayacaktı. Burda olmaktan memnun olup olmadığının kararını vermeyi ayılacağı sabaha bıraktı. Demek ki; kusma zamanı henüz gelmemişti. Bir şeyleri sonraya bırakabilme işi onun için sabır ve disiplinin en nadide örnekleriydi. Bu çok özel işi yalnızca "sigarayı bırakma kararını sonraya bırakmak" konusunda yerine getirmişti.

Yedinci birayla beraber bir çağ kapanıp yenisi açıldı. Artık porno kültürü üzerine konuşmanın vakti gelmişti. Doktor-hasta, Öğretmen-öğrenci, Patron-işçi fantezisiyle ereksiyon sağlayan videolardan söz etti. İnsanların bu çeşit videoları tuttuğunu, bunun bir sebebi olduğunu falan söyleyip aforizma kokusunu tüm masaya saldı.

"Kişinin beraber üreme ihtimalinin sınırlandırıldığı gruba duyduğu arzu; modern hayatta fantezi adını alır." deyip arkalarda kalmış arkadaşlarını önlere çağırdı.

Fantezi kelimesinin geniş çaplı göründüğünü ama aslında her anlamın ince bağlarla birbirine bağlı olduğunu; hayat şartlarının zor olduğu yerlerdeki insanların villaları arzulamasından, villalarda yalnızlık çekenlerin fantezilerinde gecekonduları yaşatmasından, özünde bunların insanın dünyanın tümünde bulunabilme telaşından, tümevarımla hayatta kalma mücadelesinden söz ettiğini anlatarak açıkladı. Bunları Esenler Karabayır'da minibüste düşündüğünü ve o gün vergi dairesinde bir buçuk saat geçirdiğini, bir alkoliğin gerçekliğindeki çarprazlığı kanıtlarcasına ekledi.

Oturdukları yerde Aşık Veysel'den Kara Toprak çalmaya başladı. Türkünün 8 dakikalık kendini tekrar etmeme hakkı vardı. O, dinleyip bir alkolik gibi eşlik etmek yerine; türkünün Tarkan versiyonunu düşüncenin ikinci kanalına yerleştirip Veysel'le karıştırdı. Gecenin bitmesi gerektiğini bununla fark etti. Gece, az bir zamanın ardından sabah namazıyla alkoliklere yatağın yolunu gösterdi.
  • Fırat Aydın

0 yorum: