Deneysel bir sevgi seli.
Bir kere olsun cüzdanını kaybedeceği, doğacak gün kadar kesindi. Yalnızca doğumlar kadar sıkıcı bir rutinliğe bağlı değildi.
Hareketler temelde çok aynı diye düşündü; cüzdanını kaybetmenin tarifsiz derdiyle. Makineleşme sorununu bu tümevarımla savuşturdu. İçini rahatlattı.
O çok zorlandığı günlerden biriydi. Bir deney yapmayı kafasına koydu. İşler ne şiddette nereye varır henüz belli değildi. Bir kızı, kendine yalan söylemekten utanmayacağı raddeye kadar, kandırmakla başladı işe. Dolaptaki bira, olanı dillendirmeye yetmedi. Tekelciyle uzun ve zoraki sohbetler hemen o akşam başlamalıydı.
Bir paket sigara ve yeteri kadar birayla deney şekillendi...
1.gün:
Mesaj yazıldı. Naftalin kokusundan bahsediyordu, üstü kapalı onca anlam, çözülmemesi için korkakca dolanbaçlı yollara sokulmuş türlü metafor.
2.gün:
Yazılanlar tartıldı. Beklemekle geçti gecesi, onca düşünce heba oldu, bir teki yazıya dökülmedi. Bir şeylerin yanlış gittiği konusunda korkak tarafıyla hemfikirdi.
3.gün:
Kafasında bir film sahnesi canlandı: "Birkaç yıllık çekingenlik ve imkansızlığa katılan aşırılığın tasviri olarak; sabaha karşı 5 civarı, otogarda samimi bir hoş geldin öpücüğü, dudaktan. Ne kadar yavansa alacakaranlığın karşılığı; o kadar ironiktir ilk, büyük ve küstah adım." diye düşündü, altıncı birayı halıya döktü.
4.gün:
Biralar, maddi hasar mefhumuyla iyiden iyiye kaynaştı. İşler artık Kropotkin ekşiliğinde bir monologun tadını taşıyordu. Beraber üreme olasılığının sekteye uğratıldığı bir an, modern hayatın tüketim araçları arasında 'arzu' adını aldı. Kendisini bu kadar düşünmeye sevk eden kıza deney sırasında aşık oldu.
Son gün:
Anne kadar güzel bir kız üstüne düşünmek; alkol etkisini beslemiyordu. Yaşam koşullarının zorlaştığı yerlerde insanlar villaları, villalarda yalnızlık çekenler; fantezilerinde gecekonduları yaşatıyordu. Hepsi bir olduğunda; kapılar, kalbi atanın evrenin tümünde var olabilme telaşına çıkıyordu.
Son günün geceye yaklaştığına ve elektrik direklerinin aydınlatma tereddütüne şahit olmadan önce, bütün bu duygusal anların ortak adına; tümevarımla hayatta kalma mücadelesi diyebileceğini fark etti, Esenler Karabayır'da.
Hareketler temelde çok aynı diye düşündü; cüzdanını kaybetmenin tarifsiz derdiyle. Makineleşme sorununu bu tümevarımla savuşturdu. İçini rahatlattı.
O çok zorlandığı günlerden biriydi. Bir deney yapmayı kafasına koydu. İşler ne şiddette nereye varır henüz belli değildi. Bir kızı, kendine yalan söylemekten utanmayacağı raddeye kadar, kandırmakla başladı işe. Dolaptaki bira, olanı dillendirmeye yetmedi. Tekelciyle uzun ve zoraki sohbetler hemen o akşam başlamalıydı.
Bir paket sigara ve yeteri kadar birayla deney şekillendi...
1.gün:
Mesaj yazıldı. Naftalin kokusundan bahsediyordu, üstü kapalı onca anlam, çözülmemesi için korkakca dolanbaçlı yollara sokulmuş türlü metafor.
2.gün:
Yazılanlar tartıldı. Beklemekle geçti gecesi, onca düşünce heba oldu, bir teki yazıya dökülmedi. Bir şeylerin yanlış gittiği konusunda korkak tarafıyla hemfikirdi.
3.gün:
Kafasında bir film sahnesi canlandı: "Birkaç yıllık çekingenlik ve imkansızlığa katılan aşırılığın tasviri olarak; sabaha karşı 5 civarı, otogarda samimi bir hoş geldin öpücüğü, dudaktan. Ne kadar yavansa alacakaranlığın karşılığı; o kadar ironiktir ilk, büyük ve küstah adım." diye düşündü, altıncı birayı halıya döktü.
4.gün:
Biralar, maddi hasar mefhumuyla iyiden iyiye kaynaştı. İşler artık Kropotkin ekşiliğinde bir monologun tadını taşıyordu. Beraber üreme olasılığının sekteye uğratıldığı bir an, modern hayatın tüketim araçları arasında 'arzu' adını aldı. Kendisini bu kadar düşünmeye sevk eden kıza deney sırasında aşık oldu.
Son gün:
Anne kadar güzel bir kız üstüne düşünmek; alkol etkisini beslemiyordu. Yaşam koşullarının zorlaştığı yerlerde insanlar villaları, villalarda yalnızlık çekenler; fantezilerinde gecekonduları yaşatıyordu. Hepsi bir olduğunda; kapılar, kalbi atanın evrenin tümünde var olabilme telaşına çıkıyordu.
Son günün geceye yaklaştığına ve elektrik direklerinin aydınlatma tereddütüne şahit olmadan önce, bütün bu duygusal anların ortak adına; tümevarımla hayatta kalma mücadelesi diyebileceğini fark etti, Esenler Karabayır'da.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
lan gümüşhaneli varoş faresi, hem akraba evliliğinden doğmuşsun hem de epilepsi hastasısın. blogunun neden böyle sik kırığı olduğu şimdi anlaşıldı. sen yarrak kafalı bir geri zekalı olmayacaksın da kim olacak? genlerin komple çöp amk! tez geber, yok ol!