Metro ekranında hızlandırılmış yemek tarifini ciddi gözlerle pür dikkat izleyen kadınla; inşaat izlencesine benliğini kaptırmış dayı arasındaki bağlantıda buldum işleyişin şifresini.
ve fark ettim:
çözümlerin durumsallaşması,
intiharların kurumsallaşması gerek.
ve fark ettim:
çözümlerin durumsallaşması,
intiharların kurumsallaşması gerek.
- Fırat Aydın
- 0 yorum

Küçük kıvılcımlardan kazara yangınlar evirmiş bir telaştı, tümü tümü. Uykuya düşünce mırıltıyla sönüveren. İstedim ki akmasın gözünün karası; bir icada yahut keşfe dönüşmesin savaşının nesnesi. Fakat öyle durur ki, istemekten bir fazlası her vakit, ferahlığın şu taze kanı.
- Fırat Aydın
- 0 yorum

Yine menekşelendik bu akşamüstü. Bi' ilaç yazdı hekim bey,
menekşelenirsen bunu al. Siren miren rastgele bi' muhabbet iğdelerin ardından,
taklidi zor. Pejo minibüs geri çekti şimdi akşam güneşinden faydalancak. Taş
taş üstünde böbreklerin payını veresiye defterine işledik. Çekirdek kabukları
boş şişeler siyah poşetler yaz rüzgarı dairesi sit alanları müdürlüğü ıslak
toprak şube çalışanları tarafından mesailere katılcak. Orhan abi de Metin
abinin hatrına bi' bira yazmicak. Aha geliyo Metin abi. O değilmiş Orhan abi.
Gömülü kapak, mahur beste, kısıtlı kaynak. Rengi sarıya çalan güneşe nazır
yabani yeşillik. Metro geçti, güneş düştü, menekşelendik bu akşam...
Güneş değil, güneşe nazır yabani yeşillik rengi sarıya çalan.
Güneş değil, güneşe nazır yabani yeşillik rengi sarıya çalan.
- Fırat Aydın
- 0 yorum

Yürüyüşünde keşfedilmemiş bir ritim vardı. İki yanı düz taşın üzerine dikçe yüzü yerleşik taşın üstüne oturmuş, ileri geri sallanıyordu şimdi. Sabır çekiyor seyiren gözleri.
Bir metro, ne yakın ne uzak, fon müziği havasında dalgalanıyor, mekanik akışa işaret gürültüsü mayıs rüzgarının dirençli üfürtüsünde kayboluyordu. Mayısın 23ü.
Burası gri, yeşil, kahve renkli bir otoyol kenarı. Yarısı taş, taşımsı; yarısı Doblo griler. Yarısı ağaç, yarısı ot yeşiller. Ve hareket halinde kah içen, kah işeyen kahveler. Silme soluk, kaçak renkler.
Dünya üzerinde bu renkleri taşıyan futbol takımı yoksa sebebi onlar.
Bir metro, ne yakın ne uzak, fon müziği havasında dalgalanıyor, mekanik akışa işaret gürültüsü mayıs rüzgarının dirençli üfürtüsünde kayboluyordu. Mayısın 23ü.
Burası gri, yeşil, kahve renkli bir otoyol kenarı. Yarısı taş, taşımsı; yarısı Doblo griler. Yarısı ağaç, yarısı ot yeşiller. Ve hareket halinde kah içen, kah işeyen kahveler. Silme soluk, kaçak renkler.
Dünya üzerinde bu renkleri taşıyan futbol takımı yoksa sebebi onlar.
- Fırat Aydın
- 0 yorum

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)